The Marmara Antalya, klasik otel anlayışını tamamen değiştiren tasarımı ve detaylarıyla kesinlikle sıradışı bir yer. Zincir otellerin alışıldık geniş lobileri ya da modern dokularla bezeli odaları yerine, burası hem mizahi hem de özgün bir atmosfer sunuyor.

Konum ve İlk İzlenimler
2005 yılında kapılarını açan otelin dış cephesine ilk baktığınızda, basit bir dikdörtgen prizma şeklindeki beyaz binası, komünizm döneminin terk edilmiş devlet binalarını andırıyor. Ancak otelin pembe girişi ve önünde duran klasik mavi araba, içeride sizi bekleyen farklı bir dünyanın ipuçlarını veriyor.
Lobiye adım attığınızda alışılmışın dışında bir atmosferle karşılaşıyorsunuz. Geleneksel otel lobilerindeki gösterişli detaylar yerine, burada renkli duvarlar ve minimalist bir tasarım sizi karşılıyor. Resepsiyonu bulmak bile ilk anda şaşırtıcı bir deneyim olabiliyor!
Odalar: Renklerin ve Tarzların Çarpışması
Otel odasına girdiğinizde zıt renklerin cesur bir şekilde bir araya getirildiğini fark ediyorsunuz. Bir duvar pembe, diğeriyse yeşil-mavi kalın çizgilerle kaplı. Halı yerine küçük beyaz karolar tercih edilmiş. Tavan ise sıvasız bırakılarak betona özgü ham bir estetik yaratılmış.
Geleneksel bir dolap yerine beyaz püsküllerle ayrılmış bir vestiyer bölümü mevcut. Retro tasarımıyla dikkat çeken sarı banyosu, pembe perdeli küveti ve ahşap detaylarıyla adeta bir zaman makinesine dönüşüyor. Tüm bunlar size hem nostaljik hem de modern bir deneyim sunuyor.

Odanın en etkileyici kısmı ise kesinlikle Akdeniz ve Bey Dağları manzarası. Pencere önündeki beyaz ahşap koltuğa oturup, bu büyüleyici manzaraya karşı kahve eşliğinde bir kitap okumanın huzurunu kelimelerle tarif etmek zor.
Dönen Loft: Revolving Loft
The Marmara Antalya’nın mimari tasarımı, Fransız mimar Christian Allart’ın imzasını taşıyor. Otelin ön cephesinde yer alan 3 katlı silindir yapı, “Revolving Loft” olarak adlandırılıyor ve kendi ekseni etrafında dönüyor. Bu bina, iki saatte bir tam turunu tamamlıyor. Düşünsenize, odanız bir yandan deniz, diğer yandan havuz ve doğa manzarasını sunuyor. Ayrıca giriş kapısının bile her seferinde farklı bir yerde olması, otelin dinamizmini artırıyor.
Bu binadaki odalar, ana binadan daha sade bir dekorasyona sahip. Beyaz ahşap mobilyalarla tasarlanan odalar oldukça geniş ve ferah. Lavabo ve küvet, banyoda değil, yatağın hemen arkasında yer alıyor.

Restoran: Tasarımda Mizahi Dokunuşlar
Otelin restoranı da en az odaları kadar etkileyici. Yüksek tavanları destekleyen dev kolonlar, alışılmışın dışında tasarımlarla dikkat çekiyor. Bu kolonlar, bir yandan kütüphane ya da resim galerisi gibi işlevler üstlenirken, diğer yandan salıncak veya baharatlık gibi esprili detaylarla süslenmiş. Restoranda vakit geçirirken bu ufak dokunuşları keşfetmek ayrı bir keyif sunuyor.
Özel İskele ve Doğanın Tadını Çıkarın
The Marmara Antalya’nın kayalıklar arasında yer alan özel bir iskelesi bulunuyor. Kum plaj sevenler için çok cazip olmayabilir, ancak berrak denizi ve Bey Dağları’na karşı yüzmek, unutulmaz bir deneyim vaat ediyor.
Sonuç
The Marmara Antalya, alışılmış otel standartlarının dışına çıkmak isteyenler için eşsiz bir deneyim sunuyor. Renklerin, tasarımın ve doğanın bir araya geldiği bu mekanda, hem huzur bulacak hem de sıradışı detaylarla karşılaşacaksınız. Eşsiz bir konaklama arıyorsanız, burayı listenize mutlaka ekleyin!

Yorum bırakın