Çilingir Sofrası, 41. İstanbul Film Festivali kapsamında prömiyerini tarihi Atlas Sineması’nda yapmış ve oldukça ses getirmişti. Yönetmen ve senarist koltuğunda Ali Kemal Güven’in oturduğu bu etkileyici film, başrollerinde Ahmet Rıfat Şungar ve Barış Gönenen’i ağırlıyor. Aynı zamanda festivalin Ulusal Yarışma kategorisinde yer alan 12 adaydan biriydi.

Hikaye, günümüz Beyoğlu’nun sıcak ve nostaljik atmosferinde, bir meyhanede geçiyor. Lise yıllarından beri görüşmeyen iki eski dost, Emir Can ve Yusuf Efe, bir araya gelerek geçmişi anıyor ve bugünü sorguluyor. Emir Can, kendi değerleriyle yaşamayı seçmiş, özgüvenli ve cesur bir karakter olarak öne çıkarken, Yusuf Efe toplumsal normlara uyum sağlama çabasında olan, evli ve bir çocuk babası bir birey olarak karşımıza çıkıyor. Sohbetleri derinleştikçe, hayatlarına dair gizli kalmış bir hikayenin ipuçları gün yüzüne çıkıyor.
Film, sınırlı bir mekanda ve iki karakter etrafında şekillenmesine rağmen, etkileyici oyunculukları, derin diyalogları ve atmosferiyle izleyiciyi içine çekiyor. Öyle ki, çilingir sofrasının tadını ve kokusunu hissedebiliyorsunuz. Karakterlerin yalnızca sözleri değil, bakışları ve mimikleri de anlatının derinliğini güçlendiriyor. Film boyunca kullanılan müzikler ise sahnelerle uyum içinde, adeta hikayeye eşlik eden üçüncü bir karakter gibi. Özellikle, müzik seçimlerine gösterilen özen, izleyiciyi filmin duygusal atmosferine daha da bağlıyor.
Çilingir Sofrası, sadece bir dostluk hikayesi değil; aynı zamanda toplumun dayattığı normlar, kimlikler ve bireysel seçimler üzerine güçlü bir sorgulama sunuyor. Film boyunca karakterlere duyulan yoğun empati, hikayenin evrenselliğini güçlendiriyor. İzlerken, sık sık aklıma endüstriyel sistemin sömürdüğü ve sesini duyuramayan hayvanlar geldi. Belki de bir gün, insan-hayvan ilişkisine dair güçlü empati bağları kurabileceğimiz, onların yaşam hakkına dikkat çeken ve toplumsal normları sorgulatan filmleri de festivallerde görme şansı yakalarız.
Çilingir Sofrası’nın Festival Başarısı
Film İstanbul Film Festivali’nde iki ödüle layık görüldü:
• Jüri Özel Ödülü (Onat Kutlar anısına)
• En İyi Erkek Oyuncu Ödülü (Ahmet Rıfat Şungar ve Barış Gönenen)

Yorum bırakın