Bazı fotoğraflar vardır, sadece gözümüze değil ruhumuza da dokunur. İstanbul Modern’in fotoğraf galerisinde açılan İzzet Keribar’ın “Renklerin Yolculuğu” adlı yeni sergisini gezerken, bu etkileyici görsel hikâyenin bir parçası olma imkânını buldum. Bir buçuk milyon fotoğrafı içeren arşivden bir seçkinin yer aldığı sergi, sanatçının hem teknik alandaki ustalığını hem de insana dokunan anlatım gücünü çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. Sergiyi 25 Mayıs’a kadar perşembe günleri 10.00 – 14.00 saatleri arasında ücretsiz gezebilirsiniz.

İstanbul Boğazı ve Haliç’in birleştiği Karaköy sahilinde yer alan İstanbul Modern, Türkiye fotoğraf tarihinin usta isimlerinin çalışmalarını sanatseverlerle buluşturmaya devam ediyor. Daha önce Şahin Kaygun, Gökşin Sipahioğlu, Yıldız Moran, Ara Güler, Lütfi Özkök, Şakir Eczacıbaşı ve Ozan Sağdıç’ın fotoğraflarını görme fırsatı bulduğumuz sergi serisinin yeni konuğu, ülkemizin görsel hafızasını kayıt altına alan 89 yaşındaki sanatçı İzzet Keribar oldu.

Serginin sadece bir fotoğraf sergisi olmadığını, aynı zamanda bir yaşam yolculuğunun renkli izdüşümü olduğunu söyleyebilirim. İzzet Keribar’ın objektifinden bizlerle buluşan kareler, sadece gördüğümüz yerleri değil, hissettiklerimizi de belgeler nitelikte. Bir sanatçının çalışmalarını incelemeden önce, onun dünyayı algılayış ve yorumlayış biçimini anlamak için biraz ön bilgiye sahip olmanın önemli olduğunu düşünüyorum.

Işıkla Yolculuk: Türkiye’den Güney Kore’ye Uzanan Bir Hikâye

İzzet Keribar, 1936 yılında İstanbul’da varlıklı bir ailede doğmuş ve fotoğrafçılığa genç yaşta ilgi duymaya başlamış bir sanatçı. Verdiği röportajlarda ve katıldığı söyleşilerde ağabeyi Leon Keribar’ı gururla anar.  Sayesinde fotoğrafçılığa merak salmasından ve birlikte zaman geçirirken ağabeyinin ufkunu ne kadar açtığından bahseder. 15 yaşında (1952) harçlıklarını biriktirerek ilk makinesi “Regula”yı satın alır. Ağabeyiyle birlikte Sultanahmet, Karaköy ve Eminönü’nü gezdiği yıllarda çekim yapmaya başlar. 1950’li yıllarda başladığı fotoğraf yolculuğu, onu Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanına taşır.

20 yaşında yedek subay olarak gönüllü askerlik yapmaya gittiği Güney Kore’de bir yıl boyunca fotoğraf çekmeye devam eder. Bu sayede hem tekniğini geliştirir hem de kayıt altına aldığı anları dünya kamuoyuyla paylaşır. Fotoğrafçılık dışında, piyano çalan, seramik ve porselen üzerine antika koleksiyon uzmanlığı olan ve klasik Batı müziği seven İzzet Keribar, fotoğraf sanatına yaptığı katkılarla da bugüne kadar pek çok ulusal ve uluslararası ödülün sahibi.

“Renklerin Yolculuğu” Sergisi 125 Fotoğrafı Bir Araya Getiriyor

Küratörlüğünü İstanbul Modern Küratör ve Fotoğraf Bölümü Yöneticisi Demet Yıldız Dinçer’in üstlendiği sergi altı bölümden oluşuyor. Birinci bölümde 1950’lerin İstanbul’u ve Güney Kore; ikinci bölümde 1980’lerin İstanbul’u; üçüncü ve dördüncü bölümde Türkiye’nin ve dünyanın farklı yerlerinden doğa ve kent manzaraları, beşinci bölümde portreler ile son bölümde sanatçının yarı-soyut fotoğrafları yer alıyor.

Özellikle mimari detaylara, insan portrelerine ve kent dokusuna ilgi duyduğunu gördüğümüz İzzet Keribar’ın ışıkla kurduğu dostluk çektiği karelere yansıyor. Sanatçının fotoğraflarında en çok dikkatimi çeken unsur, renklerin kendini bir anlatı dili olarak ortaya koyması. İsmiyle müsemma olan sergideki her bir kare izleyiciyi başka bir ruh haline taşıyor. Bu yönüyle sanatçıyı sadece bir fotoğrafçıya değil, aynı zamanda bir zaman yolcusuna, hikâye anlatıcısına ve duygu mimarına dönüştürüyor.

Misal zamana tanıklık eden bir coğrafyada, beklenmedik bir anda yumuşak ışıkta yakalanan meraklı bir bakışın doğallığı… Kapı aralığından bakan çocuğun yer aldığı bu kare de Keribar’ın sadece bir anı ölümsüzleştirmekle kalmayıp o anın duygusunu hissettirebildiğinin kanıtı.

“Renklerin Yolculuğu” Sergisini Neden Görmelisiniz?

Serginin, bugüne kadar 80 ülkeyi gezmiş bir sanatçının sadece dünyanın dört bir yanındaki gözlemlerini değil, İstanbul’un değişen hallerini görme imkânını da bize sunuyor olması kaçırılmaması gereken bir fırsat. Bu seçkinin, İzzet Keribar’ın müze koleksiyonuna bağış yapmasıyla İstanbul Modern’in 20’nci yılına bir hediyesi olduğunu da not düşeyim. Ayrıca sergiye eşlik eden katalogda, küratör Demet Yıldız Dinçer’in sanatçının fotoğrafla ilişkisini irdelediği yazısı ve kendisi de bir fotoğraf sanatçısı olan Merih Akoğul’un İzzet Keribar ile gerçekleştirdiği söyleşi yer alıyor. Sergiyi görebilmek için son gün 25 Mayıs 2025. Sergiyi gezerken beklemediğiniz bir anda İzzet Keribar ile de karşılaşmanız mümkün! İstanbul Modern, her perşembe günü 10.00 – 14.00 saatleri arasında Türkiye’de ikamet eden ziyaretçilere ücretsiz. 

Müzeye gittiğinizde İstanbul Modern Kütüphanesi’ne de uğramanızı tavsiye ederim. Sanata dair pek çok alanda temel kaynakların yanı sıra fotoğraf, sinema ve resim gibi alanlara dair “cep yakan” yerli ve yabancı dergileri ücretsiz inceleme fırsatını bulabilirsiniz.