Alfred Hitchcock sinema dünyasında gerilim ustası olarak bilinir. Ama kariyeri sadece filmleriyle değil, zaman zaman rahatsızlık yaratan davranışlarıyla da konuşulur. Filmlerinde izleyiciyi yönlendiren ve psikolojik gerilimi iyi kullanan Hitchcock, aynı kontrolü sette de elinde tutmak isterdi. Bu durum özellikle başrol oyuncularıyla kurduğu ilişkilerde açıkça görülürdü.

Geçtiğimiz hafta yayınlanan yazımda Hitchcock’un adıyla anılan iki kokteylin hikayesini ve onlara eşlik eden film önerilerini paylaşmıştım. Bu kez gerilim ustası Hitchcock’un sinema dehasının gölgesinde kalan tartışmalı yönlerine odaklanıyorum.
Tippi Hedren’in İddiaları
Kuşlar ve Marnie filmlerinde başrolde oynayan Tippi Hedren, Hitchcock’un kendisine tacizde bulunduğunu ve onu reddettikten sonra kariyerini engellemeye çalıştığını söylemişti. Hedren’e göre Hitchcock, Universal Stüdyoları’na baskı yaparak onun Oscar’a aday gösterilmesini engelledi, yeni projelerde yer almasını da zorlaştırdı. “Kariyerimi mahvedebilirdi ama ona hayatımı mahvetme şansı vermedim” diyerek bu sürece rağmen yoluna devam ettiğini anlatmıştı.
Bu yaşananlar Hitchcock’un sadece iyi film çeken biri olmadığını, özel hayatında da kontrolü elinde tutmak isteyen, hatta zaman zaman saplantılı davranabilen biri olduğunu gösteriyor.
Hitchcock’un Sinemasında Psikanalitik Yansımalar
Hitchcock’un psikanalize olan ilgisi filmlerine de yansıyor. Psikanalitik açıdan bakıldığında, bazı karakterler sadece kurgusal figürler değil. Aynı zamanda onun bilinçdışındaki bastırılmış isteklerin ya da iç çatışmaların yansıması olarak da görülebilir. Hitchcock bazen sadece bir hikaye anlatmıyor, kendi iç dünyasından da parçalar gösteriyor olabilir.

Vertigo’daki ideal kadın yaratma takıntısı Hitchcock’un gerçek hayatta kadın oyuncular üzerinde kurduğu baskıcı tutumla benzerlik gösteriyor. Özellikle Judy’nin, Scottie’nin baskısıyla Madeleine’e benzemeye zorlandığı sahne, Hitchcock’un kadınları kendi kafasındaki ideale göre şekillendirme isteğini açık biçimde yansıtıyor. Filmlerinde sıkça gördüğümüz takıntılı ve kontrolcü erkek karakterler de sadece kurgu değil, onun bilinçdışında bastırdığı arzuların ve içsel çatışmaların dışa vurumu olarak düşünülebilir.
Freud’un psikanalitik neden sonuç anlayışına göre, Hitchcock’un filmlerindeki yinelemeler ve karakter dinamikleri tesadüf değil, bilinçdışındaki çatışmaların bir yansıması olabilir. Elbette bu yorumlar onun eserleri üzerinden yapılan okumalardan ibaret, dolayısıyla filmleriyle bilinçdışındaki çatışmalar arasında kesin bir bağ kurmak mümkün değil. Fakat sinemasındaki yinelemeler ve karakter dinamikleri, onun iç dünyasına dair ipuçları sunuyor olabilir. Dahası, Hitchcock’un yalnızca bu çatışmaların etkisiyle değil, belki de farkında olarak ve bilinçli bir ruhsal çözümleme yöntemiyle filmlerine bu temaları yansıttığını da düşünmek mümkün.
Hitchcock’un filmlerindeki takıntılı karakterler kontrol arzusu ya da kimlik değişimleri sadece bir hikaye tercihi olmayabilir. Bunlar onun kendi iç dünyasını anlamaya ya da bastırdığı şeylerle yüzleşmeye çalıştığı bir yol da olabilir. Sinema onun için sadece bir şey üretme alanı değil aynı zamanda kendi psikolojik dünyasına bakma ve bilinçdışı çatışmalarına bir çıkış arama biçimi haline gelmiş olabilir.

Yine de sinema tarihine damga vurmuş bu büyük yönetmenin filmleriyle gerçek hayattaki tutumları arasındaki benzerlikler, Hitchcock’a sadece bir yönetmen olarak değil, çözülmesi gereken karmaşık bir kişilik olarak bakmamıza neden oluyor.
Sanat Başarısı ve Etik Boyutları
Bir sanatçıyı sadece yaptığı işle mi değerlendirmeliyiz yoksa perde arkasındaki karanlık taraflar da bunun bir parçası mıdır? Hitchcock, sinema tarihine geçmiş bir isim ama aynı zamanda Tippi Hedren’in açıkladığı taciz ve istismar iddialarıyla da anılıyor. Filmlerinde insan psikolojisinin en karanlık yanlarını gösterirken, kamera arkasında da benzer bir güç ve kontrol arayışı içinde olması, hem hayranlık hem de hayal kırıklığı yaratıyor. Bu çelişki Hitchcock’u yalnızca başarılarıyla değil, gücü nasıl kullandığıyla da değerlendirmemiz gerektiğini gösteriyor.

Yorum bırakın